Elazığ… Harput’un yüzyıllık taşlarına sinmiş tarih, Fırat’ın kıyısında yankılanan türküler, sofralarımıza kadar uzanan bir gelenek zinciri… Bu şehir, sadece bir yerleşim yeri değil, Anadolu’nun kültür atlasında altın harflerle yazılmış bir değerdir.
Ancak ne yazık ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı Kültür Yolu Festivali programında, 2026 ve 2027 yıllarında da Elazığ’ın yer almaması, şehir adına derin bir üzüntü yaratmıştır.
Kültürel Bir Hazineyi Görmezden Gelmemeliyiz
Elazığ, kültürel birikimiyle birçok şehre örnek teşkil eden bir mirasa sahiptir.
Harput musikisi, halk oyunları, geleneksel el sanatları, misafirperverliğiyle yoğrulmuş toplumsal yapısı, türküleri, mutfağı ve yaşam tarzıyla bu ülkenin kültürel belleğinde özel bir yere sahiptir.
Bu kadar zengin bir kültürel mirasa sahip bir şehrin, ülke genelinde düzenlenen ve kültürün her yönünü tanıtmayı hedefleyen böylesine önemli bir organizasyonda yer almaması; biz Elazığlılar için sadece bir eksiklik değil, aynı zamanda içimizi burkan bir hatırlatmadır:
Değerlerimize sahip çıkmazsak, kimse bizim yerimize sahip çıkmaz.
Sitem Değil, Çağrıdır
Bu yazı bir serzeniş değil; yapıcı bir çağrıdır. Devletimiz, kültüre ve sanata her zaman büyük önem vermiştir. Biz inanıyoruz ki, bu eksiklik de kasıt değil, farkındalık meselesidir.
Bu farkındalığı artırmak, yalnızca bakanlıkların değil, bizlerin, yani bu şehirde yaşayan her bireyin, her kurumun görevidir.
Elazığ’ı Temsil Etmek Hepimizin Sorumluluğu
Kültür Yolu Festivali gibi projelerde yer alabilmek, sadece davet beklemekle değil; güçlü bir tanıtım, proje ve birliktelik anlayışıyla mümkündür.
Bu nedenle, şehir olarak el ele vermemiz gerekiyor.
Yapıcı bir dille ifade etmek gerekirse:
1. Yerel yönetimler, Elazığ’ın kültürel potansiyelini içeren projeler hazırlayıp, bakanlık düzeyinde sunmalıdır.
2. Kültür dernekleri, sanat toplulukları ve vakıflar, Elazığ’ın değerlerini tanıtacak etkinliklerde aktif rol almalıdır.
3. Üniversitemiz, yerel kültür araştırmalarına destek vererek, Harput’tan günümüze uzanan geleneklerimizi bilimsel olarak belgelemelidir.
4. Özel sektör, kültürel projelere sponsor olarak destek vermelidir.
5. Basın ve medya, Elazığ’ın kültürünü sadece hatıralarda değil, gündemde tutmalıdır.
6. Bizler, bireyler olarak bu değerlere sahip çıkmalı, yaşatmalı, çocuklarımıza aktarmalıyız.
Unutmayalım, kültür sadece geçmişin hatırası değildir; geleceğin kimliğidir.
Elazığ Kültürünü Yaşatmak Bir Görevdir
Bu şehir, tarih boyunca nice uygarlıklara ev sahipliği yapmış, nice sanatçılar yetiştirmiştir. Harput’un taşında, Fırat’ın sesinde, halkının yüreğinde hâlâ yaşayan bir kültür vardır.
Bu kültür, yalnızca türküleriyle değil; duruşuyla, insanlık anlayışıyla, misafirperverliğiyle, edebiyle ve vefasıyla tanımlanır.
Evet, bu yıl festival listesinde yer alamadık. Belki önümüzdeki yıl da olamayacağız.
Ama bu durum bizi kırmamalı, aksine daha çok kenetlendirmelidir.
Bir şehrin kültürünü yaşatmak, başkalarının takdirine bırakılmayacak kadar değerlidir.
Biz kendi kültürümüzü sahiplenir, korur, tanıtır ve geliştirirsek, zaten kimse görmezden gelemez.
Son Söz
Elazığ bir kültür şehridir.
Biz bu şehri seviyoruz, kültürümüzle gurur duyuyoruz.
Bugün festival listelerinde yer almamış olabiliriz; ama gönül listelerinde Elazığ her zaman ilk sıradadır.
Yeter ki, bu değeri yaşatalım, unutturmayalım.