Bazen kendi kendime soruyorum: Mutluluğu gerçekten arıyor muyuz, yoksa mutsuzluğu mu besliyoruz? Cevap basit aslında… Mutluluk çoğu zaman cebimizde, biz onu fark etmeden mutsuzluğu evimizin baş köşesine oturtuyoruz.
İşte bizim en çok yaptığımız, fark etmeden mutsuz eden beş şey:
1. Beklentiler ile gerçekler arasındaki uçurum
Hayallerimiz güzel, ama gerçeklerden koparsak her şey hayal kırıklığına dönüşüyor. Mesela iş bulan bir genç, hemen büyük bir pozisyonda olmayı beklerse, karşılaştığı ilk zorlukta “olmuyor” der. Oysa biraz sabır ve emekle hayaller, gerçeklerin üstüne inşa edilir.
2. Kendini başkalarıyla kıyaslamak
“Komşunun arabası var, benim yok.”
“Arkadaş yeni eve taşınmış, ben hâlâ kiradayım.”
Böyle giderse ömür boyu mutlu olamayız. Herkesin hayat şartı, fırsatı ve hikâyesi farklı. Sosyal medyada gördüğümüz fotoğraflar çoğu zaman sadece vitrin. Kendi hayatımıza odaklanalım.
3. Geçmişe takılmak
Geçmişteki kötü anlara takılmak, ya da “o güzel günler bir daha gelmeyecek” diye düşünmek insanı yorar. Sporcular, sanatçılar bazen en iyi dönemlerini geride bıraktığını düşünüp mutsuz olur. Oysa bugün de yarının güzel anısı olabilir.
4. Hayatı gereksiz karmaşıklaştırmak
Ne kadar sade yaşarsak, o kadar rahat ederiz. Fazla eşya, fazla borç, fazla “şu da olsun” derken yükümüz artar. Yük arttıkça moral bozulur. Basit yaşa, küçük şeylerden keyif al.
5. Kendini aşırı önemsemek
Her şey bizim istediğimiz gibi olmayacak. Dünya bizim etrafımızda dönmüyor. Bazen biraz geri çekilip, “Tamam, böyle de olur” diyebilmek lazım. Yoksa her küçük aksilik büyük hayal kırıklığına dönüşür.
Son Söz
Mutsuzluk dışarıdan gelen bir misafir değil; biz çağırıyoruz. Ama güzel tarafı şu ki, mutluluğu da biz çağırabiliriz. Beklentilerimizi gerçeklerle dengeleyip, kıyası bırakıp, geçmişin zincirini kırarsak, hayatı sadeleştirip biraz da alçakgönüllü olursak… Mutluluk gözümüzün önünde duruyor olacak.
“Mutluluk elimizde, mutsuzluğu ise biz çağırıyoruz; fark etmek ve değiştirmek sadece bize bağlı.”
