Ayşe Hopal

ŞEB-İ ARÛS

Ayşe Hopal

Şeb-i Arûs bir matem gecesi değildi. Mevlana Celaleddin Rumi’nin sevgilisine, en sevgilisine kavuşma, buluşma gecesiydi. İnsan en sevgiliye kavuşur da o gün onun düğün gecesi olmaz mı? İşte öyle bir gün Şeb-i Arûs. Yaratıcısına kavuşmanın mutluluğuyla yanıp tutuşan bir Mevlana… Ölüm onun için bir son değil bir başlangıç. Ölüm denilince: “Herkes ayrılıktan bahsetti ben vuslattan” der. Öyle bir vuslat ki en başa dönüş, insanın varoluşuna dönüşü… O mezar ki bir zindan değil onun için ruhun özgürlüğe adım attığı yer.. Aşkın ateşiyle yanmış bir Mevlana. İnsanı ve hoşgörüyü önüne almış, tüm dünyaya yol gösterici olmuş. Asırlar sonra bile onun kalplerde uyandırdığı aşkın ve sevginin büyüklüğünü anlamak çok güç. O, her kesimden insana hitap eden şu cümlesiyle hafızalarımıza kazınmıştır “Ne olursan ol gel.” İnsanın yaratılışına nakş edilen Ahsen-i Takvim (yaratılmışların en güzeli) sırrından uzaklaştığını gören her veli zat gibi insanlığı güzelliğe ve kurtuluşa çağırmıştır. Mevlana denilince akla gelen bir diğer isim Şems’tir. Tebrizli Şems.. Mevlana’nın ilahi aşk tecellisini gördüğü Şems. O Şems ki hüznün en çok yakıştığı zat. Hüzün çünkü en çok aşka yakışır, aşk da Mevlana’ya. Karanlığımın güneşi, geç bulduğum tez yitirdiğim, içtikçe susadığım pınarım…Şems gibi bakmayanı, yüreğime merhem olmayanı, zerrede alemi, alemde aşkı yaşamayanı ne yapayım? Öyle bir ateş ki yaktıkça serinlediğim, tek varlığım, tek yokluğum, yaram ve merhemim, yasaklım, itirafım, heyecanım, çaresizliğim. Kazanmadığım fakat hep kaybettiğim, genişleyen, kenetlenen, sonsuzlaşan ruhum, gönlümün nisan yağmuruyla ıslattığı gülü.. Sen etten, kemikten bir insan fakat tüm insanlığı kalbinde taşıyan, tüm dünya bu aşktan bana düşman olsa pervam olmaz dediği Şems..O halde kır kalemimi ey felek! Şems’imin olmadığı alemi neyleyim diyen Mevlana ruhunu yaşayabilmek ve yaşatabilmek temennisiyle…

Yazarın Diğer Yazıları