Hayat bazen insanı en yakınıyla yeniden tanıştırır. Yıllardır bildiğin, birlikte nice anılar biriktirdiğin biri vardır; ama bir gün gelir, onunla öyle bir sohbet edersin ki, onu bambaşka bir yönüyle tanırsın. İşte benim için bu kişi, kirvem İhsan Tarakçı’dır.
İhsan’ı yıllardır tanıyorum. Beraber nice çocukluk anılarımız oldu. Ama itiraf etmeliyim ki, bugüne kadar onunla bu kadar derin, sorgulayıcı, fikir ufkunu zorlayan sohbetlerimiz olmamıştı. Ne zaman ki onunla uzun uzun konuşmaya başladık, zihnimde bir şeyler değişmeye başladı. Sanki yıllardır bakıp da göremediğim manzaralar bir anda beliriverdi.
İhsan’ın bana yönelttiği sorular öyle basit değildi. Her biri bir düşünce zincirinin halkasını oluşturuyordu. Önce küçük sarsıntılarla başladı bu yolculuk… Sonra fark ettim ki, bugüne kadar “doğru” diye sıkı sıkıya sarıldığım birçok düşünce aslında temelsizmiş. Sadece alışkanlıktan, ezberden, çevre baskısından benliğime yapışmış.
Doğruyu bulmanın yolu, çapraz sorularla düşünceyi köşeye sıkıştırmaktan geçer; işte bu soruları bana sorduran da kirvem İhsan oldu.
Sokrates, meşhur savunmasında “Ben bu şehre Tanrı’nın gönderdiği bir at sineğiyim” der. “İnsanları rahatsız ederim ki uyansınlar.” İşte İhsan, benim hayatımdaki o at sineği oldu. Rahatsız edici değil ama uyandırıcı… Konfor alanıma dokundu, düşünce duvarlarımı sarstı ve o sarsıntı sayesinde yeni pencereler açıldı zihnimde.
Ne mutlu bana ki, bu uyanışı bana sağlayan kişi yıllardır hayatımda olan, güven duyduğum bir dost, bir kardeş, bir kirvemdi.
İhsan Tarakçı, yalnızca fikirleriyle değil, duruşuyla da derinlikli bir insan. Onunla geçirilen her sohbet, insanın iç dünyasına doğru yapılan bir yolculuk gibi. Bazen bir cümlesi, saatler sürecek bir sorgulamanın kapısını aralıyor. Kendi doğrularımı gözden geçirmeme, kalıplaşmış düşüncelerimi sorgulamama vesile oluyor.
Hani bir tarak dağınık saçları nazikçe tarar, şekillendirir ya… İhsan da zihnimdeki dağınık düşünceleri aynı o tarak gibi şekillendirdi, yoluna koydu. Tesadüf mü bilmiyorum ama bu tanımlama soyadına da pek yakışan bir metafor...
Bugün daha bilinçli bir şekilde düşünebiliyorsam, olaylara farklı açılardan bakabiliyorsam, bunda İhsan’ın payı çok büyük. O, her insana nasip olmayacak türden bir dost: Sadece iyi günde değil, zihinsel karanlıkta da yol gösteren bir ışık.
İyi ki varsın kirvem. Hayatımda sadece kivrelik bağıyla değil, fikir bağıyla da çok kıymetli bir yerin var. Sohbetlerinle, sorgulatan tavrınla, beni kendimle yüzleştirdiğin için minnettarım. Dilerim herkesin hayatında bir İhsan olur; çünkü bazen bir sohbet, bir insanın tüm dünyasını değiştirebilir.