Engin Çakır

Senin İçin(!) Söylüyorum

Engin Çakır

“Bak canım, bunu senin için söylüyorum…”

Kulağa masum bir giriş gibi gelir. Ama çoğu zaman ardından ya nasihat ya da sağlam bir ayara dönüşür. Çünkü bu cümle, kendini “iyilik meleği” ilan edenlerin favorisidir.

Peki gerçekten bizim için mi konuşurlar, yoksa görünmeyen bir duygunun maskesi midir bu?

Aile, Siyaset ve “Senin İyiliğin”

Bu kalıbı en çok kimler kullanır?

Anne, baba, teyze, dayı… Hatta siyasetçiler.

Hepsinin ortak noktası şudur: Sizin hayatınız hakkında sizden fazla fikirleri vardır.

Ve elbette hepsi, “sizin iyiliğiniz için” konuşuyordur. Ne kadar güzel(!).

“Oku da adam ol, hayatını kurtar” mesela.

Sanki herkes okuduğu için adam olmuş gibi.

Oysa çoğu zaman mesele sizin gelişiminiz değil, sizin sorunlarınızın başkalarına yük olmaması korkusudur. İç ses şöyle fısıldar:

“Aman başımıza kalmasın bu çocuk…”

Hastalık: Sevgi mi, Hesap mı?

Evde biri öksürdü mü:

“Doktor çağırın! Limon kaynat! Üstünü ört!”

Dışarıdan sevgi seli gibi görünür.

Ama içeride küçük bir hesap döner:

“Ya bu kötüleşirse? Kim ilgilenecek? Ben mi?”

Yani iyilik kılıfının altında çoğu zaman düzen bozulmasın isteği yatar.

---

Hayır: İyilik mi, Yatırım mı?

Bir dilenciye para verirsiniz.

İlk düşünce: “İnsani bir şey yaptım.”

Sonraki ses: “Güzel oldu bu, belki sevap da yazılmıştır.”

Yani mesele sadece çıkar değildir belki ama bir “kendine yatırım” da mutlaka işin içindedir.

---

Psikoloji Zaten Söylemişti

Freud: “Her davranışın merkezinde benlik vardır.”

Adler: “İyilik bile üstünlük kurma isteğidir.”

Jung: “Başkalarına yardım ederiz, ama aslında kendi boşluğumuzu doldururuz.”

Kısacası: İyilik bile ego masajıdır.

Mehmet Akif de boşuna dememiş:

“Aldanma insanların samimiyetine, menfaat gelir her şeyden önce…”

---

Ve Çocuklara…

Bir gün çocuklarım bu yazıyı okursa…

“Vay be, adam yıllarca bize bir şeyler söylemiş, şimdi de yazıya dökmüş!” derler belki.

Ya da sadece, “Seni gidi seni…” deyip gülümserler.

Ama onlara küçük bir notum var:

Ben yaşlanıp hastalanınca, siz de mutlaka bir şeyler düşüneceksiniz.

Anladınız inşallah.

---

Şimdi Açık Konuşalım:

Elbette bazıları diyecektir ki:

“Ben yardım ederken hiçbir karşılık beklemem. Ne çıkar ne sevap… Sadece insanlık görevimi yaparım.”

Haklı olabilirsiniz. Bu yüzden küçük ama önemli bir ayrım yapalım:

Birine yardım ettiğinizde iki olasılık vardır:

Eğer yardımınız gerçekten karşı tarafın iyiliği için ise ve yardım ettikten sonra içten bir memnuniyet duyuyorsanız — işte bu, ahlaki bir davranıştır.

Ama eğer yardım sizi iyi hissettirsin diye yapılıyorsa, yani “yardım” aslında mutluluk satın alma şekline dönüşüyorsa — o zaman bu, ahlaki bir davranış değil, duygusal bir yatırım olur.

Ne fark var mı? Büyük fark var.

Biri fedakârlıktır, diğeri strateji.

Artık siz dürüstçe bir tarafı seçin.

---

Ve Soru:

“Senin için” sözü en çok nerede söylenir?

A. Aile içi diyaloglar

B. Eski sevgililerin vedaları

C. Siyasetçiler

D. Hepsi

Doğru cevap: D — Hepsi.

Ama olsun, seçenek de koyduk. Çünkü “senin için” düşündük. :)

Yazarın Diğer Yazıları