Hiç internette dolaşırken bir ürünü sepete attığın oldu mu? O an hevesle “Bu lazım” dersin, sepete eklersin. Ama sonra sayfayı kapatırsın… Ve o ürün orada öylece kalır. Ne sipariş verilir ne de hatırlanır. Sepet doludur ama eline hiçbir şey geçmemiştir.
Aslında dualarımız da buna benzer. Bir şeyi yürekten isteriz. Ellerimizi açar dua ederiz. Ama sonra gündelik telaşlara kapılır, o duayı unuturuz. Peşinden gitmeyiz. Ve o da sepette kalan ürün gibi, hayatımıza hiç dokunmaz.
Dua Bir Sipariş Değildir
Bugün dua, birçok insan için bir “dilek listesi” ne dönüşmüş durumda. Yaratana duaları bir bir sıralarız: “Şunu ver, bunu yap…” Sonra bekleriz. Sanki bir sipariş verdik, kargo yolda gibi. Ama dua bu değildir.
Dua sadece istemek değil, yönelmektir. Kalbi Allah’a çevirmektir. Kur’an’da “dua” kelimesi, “davet etmek, çağırmak” anlamındaki d-v-a kökünden gelir. Yani dua, bir talep değil, bir çağrıdır. Allah’ı niyetimize, kararlarımıza, hayatımıza çağırmaktır.
Dua Ediyoruz Ama... Sonuç Nerede?
Filistin için, Afrika’daki çocuklar için, savaşlar, adalet ve mazlumlar için yıllardır dua ediyoruz. Peki neden sonuç göremiyoruz?
Belki de sorun duanın kendisinde değil, bizim dua etme biçimimizde. Ellerimizi kaldırıyoruz, sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyoruz. O dua, “sepette kalıyor.” Çünkü dua sadece dilemek değil, harekete geçmektir.
Cevap Nereden Gelir?
Duaların cevabı çoğu zaman dışarıdan değil, içeriden gelir. Bir düşünce, bir farkındalık, bir yön değişimi... Kalbimize düşen bir ilham.
Ama o sesi duymak yetmez. Dinlemek ve adım atmak gerekir. Sepete attığın ürünü almak için ödeme yaparsın, değil mi? Dua da aynı şekilde: Gerçekleşmesi için bir çaba bekler.
Gerçek Dua, kalpten İstemek, yürekten yürümekle olur.
Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Bana dua edenin duasına cevap veririm.” (Bakara, 186)
Ama bu cevap, bir mektup gibi kapına gelmez. Bir iç ses olur. Bir fırsat olur. Allah yolu gösterir. Yürümek ise bize düşer.
Sünnetullah ve Dua
Herkes aynı anda dua etse, su kaynar mı? Hayır. Çünkü Allah evreni sebepler üzerine kurmuştur. Su, ateşle kaynar. Toprak, suyla yeşerir.
Ama dua eden insan belki o anda şunu fark eder: “Ateşi yakmam lazım.”
İşte bu farkındalık, duanın tezahürüdür. Allah sonucu değil, sonuca giden yolu gösterir. Dua, o yolu görme ve yürüme gücüdür.
Son Söz: Dua Ettik mi, Yoksa Sepete mi Attık?
Unutma! Sepette kalan dua, hayatına bir şey katmaz.
Dua ettiysen, bir adım at. Çünkü Allah, yürüyen kullarına yol gösterir.