Ankara’nın doğusundaki en büyük yayınevi MANAS tarafından son yayınlanan kitabın adı. MANAS Yayınevinin varlığıyla Elazığ olarak gurur duyuyoruz. Hani ilimiz için “kültür şehri” yakıştırması yapılıyor ya işte MANAS bunun temel mimarı.
Yayınevi Koordinatörü çok kıymetli dostum abim aileden biri Şener Bulut.
MANAS müdavimleri ise bir çoğu 30 yılı bulan kadim dostlarım. Herbiriyle de ayrı ayrı gurur duyuyorum. Çünkü hem üzerimizde emeği olanlar var hem de varlıkları bir değer…
Uzun bir aradan sonra MANAS’ta Şener Bulut, Zekeriya Bican ve Hüseyin Göçeri ile uzun bir hasbihal ettik. Epey bi süredir görüşememiştik. Geçmişi, bugünü ve yarını konuştuk. Şener Abi bizi 90’lı yıllara götürdü. Hazar Şiir Akşamlarının heyecanını hiç kaybetmemiş hissiyatı ile bir kez daha bizlere yaşattı. MANAS aslında başlı başına birkaç makale ile kaleme alınması gereken özel bir alan. Çünkü Elazığ ve Türk Dünyası için bir yayın evinden ötesi… O yüzden başka bi zamana bırakıyorum.
MANAS’ın son yayını olan “Kalkınmanın İtici Gücü Kırsal Kalkınma” adlı yayını inceledim. Dr. Abdullah Karadağ tarafından kaleme alınmış güzel bir çalışma. Bütüncül bir kalkınma ve gelişme isteniyor ise kırsaldan başlanması gerektiğini özetleyen bir yayın.
Yayının sonunda yararlanılan kaynaklar kısmı epey bi uzun. Ancak dikkatimi çeken husus şu. Sayın Hocam Kırsal Kalkınma hikayesine Türkiye ve Dünya gözüyle bakıp bu konuda yapılan bilimsel yayınlardan istifade ederek kendi yayınını hazırlamış.
Oysa, yerele bi baksa 2018/2022 döneminde Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası çatısı altında yerelde teorik olarak değil pratikte neler yapıldığına şahit olacak. Kitap kanımca daha ayakları yere basan örneklerle anlatım boyutuna geçmiş olacaktı.
Hiç unutmam. 2018 Elazığ TSO seçimlerinin yapılmasının ardından dönemin Başkanı Sayın Asilhan Arslan şunu söyledi: Etem bey, bu 5 yıllık hizmet dönemi içerisinde en öneli işimiz Elazığ için Kırmızı Kitabın hazırlanması olsun. Bu yayın şehrin gelecek 50/100 yılını şekillendirsin ve değişmeyen kurallar bütünü olsun” dediğini yaptık. Epey uzun sürdü ve çok geniş bir ekip çalıştı çok büyük emek verdi. Fırat Kalkınma Ajansı, İl Özel İdaresi, İl Tarım Müdürlüğü, Üniversite tam destek oldu. Sonuç itibarı ile Kırmızı Kitap yayınlandı. Tanıtımı Özel İdare Toplantı salonunda yerelde devleti temsil eden tür erkan katıldı. Kitabın önemi hususunda mutabık kalındı. Elazığ TSO uygulama adımlarına hızlıca geçti.
Çok kısa olarak özetin özetini yapmak gerekirse…
Valilik öncülüğünde kırsal turizm için bir dizi aksiyon alındı ve uygulamaya geçildi.
Elazığ TSO bünyesinde 3 birlik ve 2 kooperatif kurularak şehrin önemli değerleri olan kayısı, kiraz, çilek, dut, fasulye, üzüm vb. için bulundukları yörelerde çiftçilerin de katımlarıyla birlik ve kooperatifler hayata geçirildi.
Yerel turizm için çok değerli olan Gastronomiye değer katmak amacıyla “Elazığ Ataoğuz Yemekleri” tescili yapılarak tam 23 yerel ürün için çalışma başlatıldı. Bunlardan bir kısmının Coğrafi Tescilleri yapıldı. Menceki Buğdayı, Çedene kahvesi gibi…
Yerel tarım ürünlerinin işlenmesi için 10 milyon hibeli proje Kalkınma Bakanlığı tarafından onaylandı. Şirket kurulum süreci başlatıldı.
Enerji, Gıda, Hizmetler, Turizm, Hayvancılık, Madencilik vb. alanlarda sermayelerin birleştirilmesi ve Elazığ’da yatırımların önündeki en büyük tehdit olan risk sermayesinin çözümü için Melek Yatırımcı mantığı ile gönüllü yerel firmalarımız sisteme dahil edildi.
Maden ilçesindeki polimetal maden sahasının Elazığ işdünyası tarafından işletilmesine ve elde edilecek tüm katma değerin bulunduğu bölgede yatırıma ve istihdama dönüşmesine öncülük edecek Elazığ Girişim Grubu kuruldu.
Savunma sanayi, İpekböcekçiliği projesi, Dut fidanı yetiştirilme projesi, İeotermal Seracılık, Ağın, Keban, Gezin, Sivrice, Baskil, İçmeköy, Harput için yapılan çalışmalar ve girişimlerin her biri ayrı bir yazı konusu.
Netice itibarı ile;
Kalkınmanın İtici Gücünün Kırsal Kalkınmadan geçtiğini merhum Bülent Ecevit “Köykent Projesi” ile 70’li yıllarda ortaya koymuştu. Ancak bizde “Sürdürülebilirlik” kelimesi moda bir deyimden öteye gitmediğinden kurumsal sürdürülebilirlik bizim gibi 3.dünya ülkeleri için çok ağır bir kavram.