Başkentte Eğlenen Yöneticiler

Türkiye’de sporun gelişimi üzerine konuşurken, yıllardır süregelen bir çelişkiyle karşı karşıya kalıyoruz: Sporu yaygınlaştırmak isterken, onu belli şehirlerde, özellikle de Ankara’da merkezileştiriyoruz. Spor Toto Spor Kulübü, Karayolları Spor Kulübü, Ziraat Bankası Voleybol Takımı ve Ormanspor Basketbol Takımı gibi köklü kulüplerin tamamının başkentte faaliyet göstermesi, bu çelişkinin en canlı örnekleri arasında.
Bu kulüpler, kuşkusuz ülke sporuna önemli katkılar sağlıyor. Altyapıdan yetişen sporcular, ulusal liglerdeki başarılar, Avrupa arenasındaki temsil kabiliyeti… Ancak bütün bu başarıların neredeyse yalnızca Ankara sınırlarında yaşanması, Anadolu şehirlerinde sporun nefes almasını zorlaştırıyor.
Bugün Anadolu’daki birçok genç, iyi bir voleybol ya da basketbol eğitimi almak için Ankara’ya gitmek  zorunda kalıyor. Çünkü imkân, tesis, antrenör, sponsorluk hep aynı şehirde toplanmış durumda. Oysa sporun ruhu paylaşmak, yayılmak ve topluma mal olmaktır.
Ziraat Bankası ya da Karayolları gibi güçlü kurum takımlarının Anadolu şehirlerinde faaliyet göstermesi, hem yerel ekonomiye hem de gençliğe büyük ivme kazandırabilir. Örneğin Ziraat Bankası’nın voleybol takımı Elazığ, Sivas veya Erzurum gibi şehirlerde mücadele etse, sadece voleybol değil, spora olan ilgi de yeniden canlanır. Aynı şekilde Ormanspor’un bir Anadolu kentinde oynaması, basketbol kültürünü şehirle bütünleştirir.
Sporu geliştirmek, sadece kupa kazanmakla ölçülmemeli. Gerçek gelişim, sporun her şehirde bir umut, bir yaşam tarzı hâline gelmesiyle olur. Bugün Ankara’daki takımların bir kısmı Anadolu’ya açılabilse, Türkiye’nin spordaki geleceği çok daha renkli, çok daha güçlü olabilir.