Mehmet Çelebi

33 Yıllık Sene-Devrin Hükm-ü Hikmeti

Mehmet Çelebi

Osmanlı Devleti’nin dağılma ve çöküş dönemindeki padişahlara bakıldığında, tahtta kalma süreleri açısından dikkat çekici bir istatistikle karşılaşılır. Örneğin IV. Mustafa (1807-1808), V. Murad (30 Mayıs – 31 Ağustos 1876) ve Sultan VI. Mehmed Vahdettin (1918–1922) gibi padişahlar kısa sürelerde tahttan inmek zorunda kalmışlardır. Buna karşın Sultan II. Abdülhamid, 33 yıl gibi oldukça uzun bir süre tahtta kalmayı başarmıştır. Bu, sadece Osmanlı’nın son dönemleri için değil, tüm hanedan tarihi içinde dikkat çeken bir durumdur.

II. Abdülhamid döneminde Osmanlı Devleti, dış politikada ciddi toprak kayıplarına uğramıştır. Fakat iç politikada padişah, iktidarını sağlam temellere oturtmayı başarmıştır. Bunun en önemli araçlarından biri, doğrudan halkla kurulan sosyal yardım politikalarıdır. “Padişah Hediyesi” adı altında düzenli olarak yapılan yiyecek ve yakacak yardımları, özellikle yoksul kesimlerde padişaha olan bağlılığı pekiştirmiştir. İlginç olan ise; devlet hazinesi borç yükü altındayken, bu yardımların padişahın şahsi hazinesinden karşılanmasıdır.

Yardımlar sadece bireylere değil; tarikatlara, hayır kurumlarına, Darülaceze gibi sosyal yardım kuruluşlarına da yönlendirilmiştir. Yetimhaneler ve düşkünler yurtları da bu destekten nasibini almıştır. Bu yaklaşım, halkın gündelik yaşantısında devlete ve dolayısıyla padişaha olan güvenin tesisine katkı sunmuştur.

Bu politikaların temelinde, geniş yoksul halk kitleleri kontrol altında tutularak,halkı aç bırakmadan ama aynı zamanda da entelektüel üretimden uzak, padişaha bağlı kalmaları sağlanmaktaydı. Yine bu dönemde kültür ve sanat faaliyetleri büyük oranda askıya alınmış; basına sıkı sansür politikaları uygulanarak,böylelikle hem halkın bilgiye erişimi sınırlanmış hem de muhalefet kanalları daraltılmaya çalışılmaktaydı.

Özetle, “Aç bırak itaat etsin,cahil bırak biat etsin ” anlayışı, Sultan II. Abdülhamid’in 33 yıl süren tahtta kalışının ardındaki önemli stratejilerden biri olmuştur. İçeride ciddi bir halk ayaklanması ya da isyan olmadan uzun bir saltanat sürdürülmesi, bu politikaların etkinliğini açıkça ortaya koymaktadır.
Peki ya bugün? Aradan geçen bir asra rağmen bu yöntemlerin günümüzle benzerliklerinin olup olmadığını ise siz okuyucuların yorumuna bırakarak, esenlikler temennisiyle..

Yazarın Diğer Yazıları