Farkındaysanız epeyidir köşe yazısı kaleme almıyordum.
Etliye sütlüye karışmadan, sakin bir hayat sürmeye karar vermiştim.
Kendi köşeme çekilip olup biteni kenardan izliyor, sessiz kalıyordum.
Anlayacağınız; bir nevi oruç tutuyor, üç maymunu oynuyordum.
Fakat bizim yazmayı ve konuşmayı unuttuğumuzu zannedenlerin yapmaya çalıştıklarını işitince, bu orucu sona erdirmeye karar verdim.
Meğer suskunluğumuzu fırsat bilip kendini Abdurrahman Çelebi sananlar türemiş.
Daha önce sahneye koymaya çalışıp da rağbet görmediği için sahneleyemedikleri oyunlarını yeniden oynatma hevesine kapılmışlar.
Biz söyleyeceklerimizi söyleyelim, tavrımızı ve safımızı belli edelim; sonrası ne olacak, hep birlikte görelim.
Aslında ajandamda biriken o kadar çok konu var ki…
En güncelinden başlayıp yavaş yavaş yazmaya devam edeceğim.
Son günlerin en çok konuşulan konusu ise Ak Parti Elazığ İl Başkanlığı.
Şerafettin Başkan’ın istifasının ardından boşalan koltuğa kim oturacak?
Pardon, kim oturtulacak?
Koltuk için adı geçen birçok isim var.
Ak Parti’nin aradığı kriterlere uyan da var, uymayan da.
Bazıları basın yoluyla adaylığını açıkladı, bazıları açıklama ihtiyacı bile duymadı.
Temayül yoklamasında oy kullanacakları tek tek arayarak veya mesaj atarak destek isteyenler de oldu.
Kendi arama zahmetine katlanmayıp başkalarına aratanlar da…
Nihayet beklenen temayül yoklaması ayağı tamamlandı.
Şimdi atı alan, Ankara’ya doğru “dıgı dık dıgı dık” koşmaya başladı.
Gazeteci kimliğimden önce siyasetçi kimliğim olduğundan ve eskimeyecek bir Ak Partili olarak, bu süreçle ilgili birkaç kelam etmek hakkımdır diyerek düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Bunca yaşanan sıkıntıdan sonra, Ak Parti’nin ince eleyip sık dokuyacağı ümidindeydim.
“Onun adamı, bunun adamı” değil; Ak Davanın Ak Adamı olan birinin, Cumhurbaşkanımızın Elazığ’daki temsilcisi olarak atanmasını bekliyordum.
Kırgınlıkları giderebilecek, dağınıklığı toparlayabilecek, tüm siyasi figürleri aynı masada buluşturabilecek bir ismin görevlendirileceğini umuyordum.
Yani kısacası, Ak Parti’nin fabrika ayarlarına dönmesini temenni ediyordum.
Ama yanıldığımı fark ediyorum.
Çünkü aldığım duyumlara göre Ak Parti’de değişen bir şey yok.
Eski tas, eski hamam.
Hatta Ahmet Paki Kaymaz’ın 24.06.2024 tarihli SALMASEYİP ELAZIĞ başlıklı yazısında ifade ettiği senaryo yeniden yaygın olarak konuşuluyor.
Ne demişti Sevgili Kaymaz 465 gün önce ?
“Peki, Şerafettin Yıldırım’ın yerine düşünülen isim kim?
Kulislerdeki isim Fatih Çelik.
Elazığlı meşhur firmamız Çelikler Holding’in akrabası.
Elazığ AK Parti belediye meclis üyesi.
Elazığ Belediyesi’nin yapmış olduğu “Villa Kent” Projesinin kereste işlerinin çoğunu teklif mektubu ile almış olan kişi.”
465 günkü senaryo bugün yine hayata geçirilmeye çalışılıyorsa değişen bir şey olmamıştır demek ki.
Birileri dün olduğu gibi bugünde partinin iradesini ele geçirme sevdasından vazgeçmemiş anlaşılan.
“Bizden ‘bene’ kaymalar var” diyen Şerafettin Başkan’ın ne kadar haklı olduğunu görüyorum.
Ak Davanın geriye sadece adı kalmış.
Ehliyet, liyakat kimsenin umurunda değil.
Birileri hâlâ “Benim adamım olsun da, nasıl olursa olsun” anlayışında.
“İlle de Roman olsun,ister çamurdan olsun”şarkısını söyleyip duruyor.
Ne Ak Parti umurlarında, ne de Ak Dava…
Kendi özgül ağırlığı olmayan, birilerinin elinden tutup ısrarla sahneye çıkarmaya çalıştığı ,kendisine biçilen her role uygun kostümü giymeye hazır isimlerin atanma ihtimali elbette var.
Bu ihtimal parti tabanında ciddi bir endişe oluşturmuş durumda.
Şehirde son birkaç gündür kazan kaynıyor, kızgınlık artıyor.
Ama benim beklentim;
“Onun adamı, bunun adamı” değil…
Ak Davanın Ak Adamı olan, Cumhurbaşkanımızı Elazığ’da temsil etme liyakatine sahip, kırgınlıkları giderebilecek, dağınıklığı toparlayabilecek ve tüm siyasi figürlere eşit mesafede durabilecek bir ismin atanmasıdır.
Umarım karar vericiler, sırf birilerinin hatrı kalmasın diye fotoğraf bir il başkanı atamazlar.
Birilerinin güdümünde olacak,sürekli birilerine bedel ödemek zorunda kalacak birini tercih etmezler.
Ak Davanın Ak Adamı olan bir isimle yola devam ederler.
Aksi halde bana iş çıkar.
Demedi demeyin sonra.
Ha bu arada ;
Bence bu çocuk yaşamaz seni bilmem OSMAN Emmi.
İkinci bir yeğen vakası hem size hem Ak Parti'ye iyi gelmez…
NOT:Ahmet Paki Kaymaz'ın yazısına https://www.elazigmavihaber.com/yazi/ahmet-paki-kaymaz/salmaseyip-elazig/242/ adresinden ulaşabilirsiniz.