Mehmet Şağbanşua

Yandık, bittik, kül olduk.

Mehmet Şağbanşua

Bu aralar kendimi kibrit çöpü gibi hissediyorum demiştim.
Kibrit kutusundaki kibritlerin hepsini mi yakacağız, bir ormanı mı yakacağız?
“Onu da sabır taşımız çatladığında hep birlikte göreceğiz” de demiştim.
Sabır taşımız çatladı çatlamasına ama.
Ne kutudaki kibritlerin hepsini yakabildik.
Ne de bir ormanı.
Kendimiz yandık.
Meğerse kutuda aykırı bir şekilde duruyormuşuz.
Diğer yöne bakan kibrit çöpüymüşüz.
Kutu açıldığında ilk önce biz farkedildik.
İlk önce de biz yandık.
Kutuyu kimin açtığı çok önemli değil.
Kimin çaktığı da.
Sonuçta ilk yanan biz olduk.
İki dost öpücüğüne yandık hemde.
İki dost öpücüğüne.
Yandık, bittik, kül olduk.
Kimi yanarak zarar verir çevresine demiştik ya.
Tam tersine yanarak fayda sağladık.
Meğer bugüne kadar üzdüklerim ne kadar çokmuş.
Bugüne kadar yorduklarım ne kadar fazlaymış.
Görememişim.
Sırf kendim için o kadar insanı üzmüşüm, yormuşum ki!
Bir arkadaşım kafama vura vura söyleyince farkına vardım.
Bir ben mutluyken o kadar insanı mutsuz etmişimki.
Yıllardır bencilliğin daniskasını yapıyormuşum da haberim yokmuş.
Yandık; ne üzgün kimse kaldı, ne de mutsuz.
Herkes mutlu oldu.
Şimdi;
“İçim yanar yanar yanar yanar ya…” 
Şarkısını göndermenin tam sırası.
Gönder gelsin.

Yazarın Diğer Yazıları