Zakir Özbey

Sorun Çok, Çözüm Aynı: Ortak Akıl

Zakir Özbey

Elazığ’da Kayıp Halkalar: Birliktelik, Koordinasyon ve Gerçekçi Proje Üretimi
Elazığ üzerine konuşurken yıllardır aynı cümlenin etrafında dönüp duruyoruz:
“Bu şehirde girişimcilik ve kolektif çalışma kültürü bir türlü gelişmiyor.”
Ne yazık ki durum tam da böyle. Şehrimizin en büyük problemlerinden biri, güçlü bir koordinasyon eksikliği. Herkesin kendi başına, küçük gruplar içinde, “ben yaptım”, “ben gündeme getirdim” iddiasıyla yürüttüğü bireysel çalışmalar… Sonuç?
Ortaya çıkan projeler çoğu zaman ham, fizibilitesi zayıf, kulaktan kulağa aktarılan ve ilgili makamlara tam pişmeden ulaşan fikirlerden ibaret kalıyor.
Peki bu şehirde gerçek anlamda akıllı, ulaşılabilir, sürdürülebilir kaç proje var?
Hangi çalışma, hangi adım, hangi fikir Elazığ’ın değişimine, gelişimine, dönüşümüne katkı sağlıyor?
Bunları masaya yatırmadan ilerlemek mümkün değil.
Siyasi yarış, ayak oyunları ve kişisel beklentiler
Açık konuşalım: Elazığ’da çoğu çalışma ne yazık ki şehrin geleceği için değil, kişisel beklenti, siyasi hesap, pozisyon alma veya “ben yaptım” demek için yapılıyor.
İl bürokrasisi ise çoğu zaman ancak kendine yetiyor. Rutin işler önümüze başarı gibi konuluyor.
Alışılagelmiş yaklaşımların dışına çıkarak, Elazığ’ın kaderini değiştirecek kaç proje üretildi?
Ya da üretildi de hayata mı geçirildi?
Bu sorunun cevabı ne yazık ki çok iç açıcı değil.
Asıl büyük eksikliğimiz: İletişim, iş birliği ve güç birliği
Bir ilin gelişmesinin temeli iletişimdir, iş birliğidir, ortak akıldır.
Fakat Elazığ’da bu üç kavram uzun yıllardır kayıp.
İçeride bile birbirimizle konuşamazken, birlikte yol alamazken, dışarıda Elazığ için yürütülen çalışmaların etkisi nasıl ölçülecek?
Dışarıda yapılan hangi çalışma gerçekten ölçeklenebilir bir katkı sağlamış?
Ekonomiye, ticarete, kültüre, sanata, turizme, gastronomiye ne kazandırmış?
Sordunuz mu hiç?
Hesaplayan oldu mu?
Ya da bu etkiyi ölçen bir mekanizma kuruldu mu?
Etkinlikler, toplantılar, TV programları… Peki sonuç?
Elazığ adına yapılan çok sayıda etkinlik, program, söyleşi, panel var.
Ama bunların kaçı vizyon belirliyor, kaçı yarın için yol açıyor, kaçı gelişime katkı sunuyor?
Eğer bir programın şehre ne kazandırdığını bilmiyorsak, etkisini ölçmüyorsak, geri bildirim almıyorsak; o çalışma sadece bir ekran kalabalığıdır.
Kimsenin, “Yapmayın bu programı” deme hakkı yok.
Ama herkesin, “Kendinizi ve yaptığınızı sorgulayın” deme hakkı elbette var.
Üst düzey yöneticiler ve kopuk iletişim
Bir diğer eksik nokta:
Şehirde konuşulan, yazılan, gündeme getirilen pek çok şey, üst düzey yöneticilere ya hiç ulaşmıyor ya da yanlış filtrelenerek gidiyor.
“Tepe yöneticilerin bundan haberi var mı?”
Çoğu zaman yok.
“Haberleri olsa ne olur?”
Orası ayrı bir tartışma konusu…
Ama şu bir gerçek:
Bir şehrin yöneticileri ile şehrin kanaat önderleri, STK’ları, girişimcileri, gençleri aynı masada buluşamıyorsa; o şehir yeni bir sayfa açamaz.
Sonuç: Elazığ’ın dönüşümü için önce zihniyet dönüşümü şart
Elazığ’ın gerçekten değişim, gelişim ve dönüşüm yaşaması için:
Rekabeti değil iş birliğini,
Bireysel çıkışı değil ortak aklı,
Ham fikri değil fizibilitesi yapılmış projeyi,
Söylemi değil eylemi,
Şikâyeti değil üretimi öne koymamız şart.
Bu şehir potansiyeli olan bir şehir.
Fakat potansiyel, doğru yönetilmezse güç değil, sadece hayal olarak kalır.
Elazığ artık günü kurtarmayı değil, geleceği inşa etmeyi hedeflemek zorunda.
Bu da ancak birlikte düşünerek, birlikte üreterek ve birlikte hareket ederek mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları