“Elazığspor ile Vanspor arasındaki maç sadece sahada oynanmadı; dostluk kaybedildi, sporun ruhu yara aldı.”
Elazığspor ile Vanspor arasında oynanan 1. Lig’e yükselme Play-Off müsabakaları, sadece bir futbol karşılaşması değildi. Tribünlerin ötesine geçen, şehirlerin sokaklarına, sosyal medyaya, hatta evlerimize kadar giren bir gerginlik sürecine tanıklık ettik. Maç öncesi, sırası ve sonrasında yaşananlar, sporun birleştirici gücünden çok, ayrıştırıcı etkisini konuşmamıza neden oldu.
Ne oldu da futbolun centilmenlik ruhu yerini kabadayılık diline bıraktı? Neden bir maç, iki komşu kenti düşman gibi karşı karşıya getirdi?
Aslında cevap çok net: Sporun özünden uzaklaştık. Bu süreci yönetenlerin, kulüp yöneticilerinin, bazı taraftar gruplarının ve sosyal medyada söz sahibi olanların dili; tehditkâr, aşağılayıcı, kutuplaştırıcı ve saygısız bir üslupla şekillendi. Maalesef "sokak ağzı" artık sadece kahvehanelerde değil, basın açıklamalarında, sosyal medya paylaşımlarında, stat tribünlerinde de başrolde…
“Bir maçın ötesinde, iki kentin kalbinde derin bir yara açıldı.”
Oysa spor; çocuklarımızın hayalini kurduğu, gençlerin rol modellerini takip ettiği, dostluk, kardeşlik ve rekabeti iç içe yaşaması gereken bir alandır. Elâzığ ve Van gibi iki güzide kentin, spor üzerinden dostluğu pekiştirmesi gerekirken; taraf olma zorunluluğuna itilmesi, araya husumet tohumlarının ekilmesi ne bu şehirlerin geçmişine ne de halklarının ortak kültürüne yakışır.
"Sporun dili kabalaştıkça, gençlerin hayalleri susuyor."
Özellikle sosyal medyada üretilen içerikler, yapılan yorumlar, paylaşılan videolar... Kaba kuvvetin, hakaretin ve meydan okumanın normalleştirildiği bir kültür haline geldi. Sporun eğitici yönü, gençleri kötü alışkanlıklardan uzaklaştıran yapısı yerine; bir “hesaplaşma zemini” gibi algılanmaya başlandı.
Yerel yöneticilere, kulüplere ve medyaya büyük sorumluluk düşüyor. Bugün atılacak her olumlu adım, yarının gençlerine doğru bir miras bırakmak anlamına gelir. Unutulmamalı ki spor, sadece galibiyet değil; karakter, sabır, empati ve birlikte yaşama kültürüdür.
"Spor; düşmanlık değil, dostluk üretmeli. Şimdi dilimizi yeniden seçme zamanı."
Elâzığ ile Van arasında yaşanan bu kırılma, sporun geleceği açısından da ciddi bir uyarıdır. Bu yaşananlardan ders çıkarılmalı; dilimiz, tavrımız ve iletişimimiz yeniden gözden geçirilmelidir. Çünkü gençler bizi izliyor. Ve biz nasıl bir dil kurarsak, onlar da o dili konuşacak.
Bugün değilse ne zaman?