Sevgili dostlar,
Bu ülkeyi konuşurken bazen öfkeyle, bazen duyguyla, bazen de kulaktan dolma bilgilerle hareket edebiliyoruz. Fakat ben bugün sizlerle tartışmak için değil; bu toprakları seven bir insan olarak büyük resme bakmanın faydalı olacağına inanıyorum.
Benim derdim siyaset değil, isimler değil, sloganlar değil…
Vatan, bayrak, devlet…
Bizim derdimiz bu üçüdür.
Ve bugün gelinen noktayı konuşurken bunu unutmamak gerekir.
Türkiye, son 22–23 yılda büyük bir dönüşüm yaşadı. Eksiklerimiz var mı? Elbette var. Ama yapılanları görmezden gelmek, haksızlık olur. Gelin birlikte soğukkanlı bir şekilde bakalım.
Ekonomide Bir Üst Lige Çıkış
2002’de kişi başına düşen gelir 3.600 dolar civarındaydı.
Bugün 15.463 dolar seviyesine ulaştı.
Bu artış; üretimin, ihracatın, teknolojinin, savunma sanayisinin, turizmin ve altyapının güçlenmesinin doğal bir sonucudur. Elbette inişler çıkışlar oldu ama Türkiye’nin ekonomik ölçeği büyüdü, omuzları genişledi.
Yollar, Köprüler, Tüneller – Birbirine Bağlanan Bir Ülke
2002’de 6.101 km bölünmüş yol vardı.
Bugün 29.730 km.
Otoyol uzunluğu 1.700 km’den 3.700 km’nin üzerine çıktı.
Tüneller 50 km’den 800 km’ye yaklaştı.
Bu, beton demek değildir. Bu; şehirlerin birbirine yaklaşması, ticaretin hızlanması, üretimin genişlemesi, insanın hayatının kolaylaşması demektir.
Hızlı Tren ve Demiryolları
Türkiye tarihinde hiç olmayan bir şey oldu:
Hızlı tren hatları kuruldu.
Ankara–İstanbul, Ankara–Konya ve diğer hatlar Türkiye’yi yeni bir ulaştırma anlayışına taşıdı. Yük taşımacılığı da modernleşti.
Havalimanları – Türkiye’yi Gökyüzüne Çıkaran Atılım
2002’de 26 havalimanı vardı.
Bugün sayı 56–58 bandında.
Havalimanı demek; turizm demek, yatırım demek, istihdam demek, üretim demek, ülkeye giriş-çıkışın kolaylaşması demektir. Anadolu’nun neredeyse her bölgesine erişim sağlandı.
Sağlıkta Devrim Niteliğinde Bir Değişim
2002’de 18.934 nitelikli yatak vardı.
Bugün 179.597.
Şehir hastaneleri, modern yoğun bakım üniteleri, acil müdahale kapasitesi, aile hekimliği sistemi… Bunlar vatandaşın doğrudan hayatına dokunan yatırımlardır.
Sosyal Devletin Güçlenmesi
Sosyal yardımlar, yaşlı destekleri, engelli hizmetleri, evde bakım hizmetleri, aile destek programları…
Türkiye, sosyal devlet anlayışını genişleterek hem gelir adaletini hem de toplumsal dayanışmayı artırdı.
Bu ülkede “kimsesizlerin kimsesi olmak” iddiası, laf olmaktan çıkıp somut bir politika haline geldi.
Deprem Gerçeği ve Yeniden İnşa
2023’te meydana gelen yıkıcı depremler, 11 ilde yaklaşık 518.000 konut biriminin yıkılmasına veya ağır hasar almasına sebep oldu.
Devletimiz boş durmadı: afet bölgesinde 358.859 konut, 31.307 iş yeri ve 62.817 köy evi olmak üzere toplam 452.983 bağımsız bölümün hak sahiplerine teslim edilmesine yönelik bir plan yürütülüyor.
Kalıcı deprem konutları, güvenli ve dayanıklı bir anlayışla inşa ediliyor. Buna ek olarak, devletin 500 bin sosyal konut projesi de devam ediyor. Bu projeyle, Türkiye genelinde güvenli, uygun maliyetli ve dayanıklı konutlar üretiliyor ve vatandaşın barınma ihtiyacı güçlendirilmiş oluyor.
Son Söz: Bu Topraklarda Umut Bitmez
Şunu unutmamak gerekir ki; biz büyük bir milletiz. Tarihin her döneminde zorlukları aşmayı, yıkılanı yeniden kurmayı, üstümüze çöken gölgeleri dağıtmayı bildik. Bugün de aynı irade, aynı ruh, aynı kararlılık ile yolumuza devam ediyoruz.
Depremde yıkılan evlerimiz oldu; canımız yandı, kayıplar yaşadık. Ama devletimiz milletinin yaralarını sarma kararlılığını ortaya koydu. Yeniden yuva inşa etmek için gece gündüz çalışılıyor. Bu, vatan sevgisiyle, millet bilinciyle yapılan bir iş.
Kim ne derse desin, hangi tartışmalar yaşanırsa yaşansın;
Bu memleketin sahibi millettir.
Bu bayrağın sahibi millettir.
Bu devletin yürüyüşünü durduracak güç yoktur.
Ekonomide, altyapıda, sosyal hayatta olduğu gibi, afet sonrası yeniden inşa sürecinde de eksikler olabilir. Bunları konuşuruz, sorgularız, daha iyisini isteriz. Ama unutmamalıyız: büyük ufuklara yürüyen bir Türkiye var ve biz o yolda kararlıyız.
Çünkü biz umudunu devlete bağlamış bir millet değil;
devletini umudu yapmış bir milletiz.
Benim bütün gayem, bütün duam, bütün çabam şudur:
Daha güçlü bir Türkiye.
Daha itibarlı bir devlet.
Daha huzurlu bir millet.
Bu yazıyı bir siyasi tartışma olarak değil;
bu toprağı seven bir yüreğin, milletinin geleceğine inanan bir insanın sesi olarak okuyun.
Allah, ülkemize birlik, dirlik ve akıl nasip etsin.
Yolumuz açık olsun.