Ahmet Koçdemir

Gerçek Zenginlik Mal Çokluğu Değil, Göz Tokluğu ve Gönül Zenginliğidir

Ahmet Koçdemir

İnsanlığın binlerce yıllık serüveninde değişmeyen bir soru vardır: “Zenginlik nedir?”
Kimi için kasaların dolup taşmasıdır, kimi içinse sadece huzurlu bir uyku. Oysa gerçekte zenginlik, parayla ölçülen bir kavram değildir; kalpteki huzurun bolluğuyla ölçülür.

Kur’an-ı Kerim’de, “Mallarınız ve evlatlarınız bir imtihandır” buyrulur. Mal ve mülk, Allah’ın kullarına emaneti, aynı zamanda da sınavıdır. Yine sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil; gönül zenginliğidir” diyerek bu gerçeği asırlar öncesinden insanlığa hatırlatmıştır. Çünkü gözün doymadığı yerde kalbin de doyması mümkün değildir.

Bugün modern çağda, insanın açlığı ekmekle değil, markalarla doyurulmaya çalışılıyor. Sosyal medyanın ışıklı vitrinlerinde, lüks arabalar, şatafatlı sofralar, gösterişli evler, insanlara mutluluğun resmiymiş gibi sunuluyor. Ama aynı vitrinlerin ardında mutsuz yüzler, huzursuz aileler ve hiç bitmeyen bir “daha fazlası” yarışı var. Kanaat etmeyen insan, ne kadar mal sahibi olursa olsun aslında hep fakirdir.

Yunus Emre, yüzyıllar önce, “Mal sahibi, mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi? / Mal da yalan, mülk de yalan / Var biraz da sen oyalan” diyerek insanlığa en sade dille ders vermiştir. Mevlana da, “Kanaat, fakiri sultan yapar; hırs, sultanı fakir yapar” diyerek gönül zenginliğinin, saraylardan daha değerli olduğunu söylemiştir.

Gerçek zenginlik, bir sofrada komşuyla paylaşılan ekmekte, sabah çocuklarının gözlerindeki sevinçte, bir dostun kapını çalmadan içeri girebilmesinde gizlidir. Göz tokluğu, insanı hırstan kurtarır; gönül zenginliği ise insanı huzura taşır. Mal çokluğu elbet insanın işini kolaylaştırır ama asla insanı mutlu etmeye yetmez.

Bugün toplum olarak unuttuğumuz en büyük hakikatlerden biri de budur. Zenginlik yarışını bırakıp gönül yarışına girsek, gösterişin değil paylaşmanın değerini bilsek, dünya hem daha huzurlu hem de daha yaşanılır bir yer olur.

Bugün bir nefes durup gözlerimizi değil, gönlümüzü doyuralım. Hırsımızı bir kenara bırakıp kanaatimizi büyütelim. Unutmayalım ki, mal geçer, mülk biter; gönül zenginliği ise hem dünyada huzur hem de ahirette baki kalan hazinedir. Siz de bugün, gerçek zenginliğin peşinden giderek kalbinizdeki bolluğu keşfetmeye ne dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları