Ahmet Koçdemir

Hüseynik: Bir Mahalleden Öte, Bir Miras

Ahmet Koçdemir

Her şehrin geçmişine açılan gizli kapıları vardır. Elazığ için bu kapılardan biri de Hüseynik’tir. Bugün modern apartmanların gölgesinde kalsa da hâlâ eski zamanın nefesini taşıyan, taşında, çeşmesinde, kapı eşiğinde bile geçmişin izini saklayan bir mahalle…
Bu sokaklarda dolaşırken yalnızca yürümüş olmazsınız; tarihin sessiz adımlarına eşlik eder, bir devrin ahlakını, insanını, hayat anlayışını hissedersiniz.

Hüseynik, Harput’un manevi gölgesinde, kültürün günlük hayata sindiği kadim bir mirastır. Bir dönem Elazığ’ın en diri mahalle kültürünü yaşatan bu yer, bugün belki sessizdir; fakat bu sessizlik bir vedanın değil, yeniden çağıran bir hatıranın sesidir.

Üç Asırlık Bir Hazine: Hüseynik Camii

Mahallenin kalbinde yükselen Hüseynik Camii, yalnızca bir ibadet yeri değildir; üç asrı aşan bir hazine odasıdır.
Sessiz duvarlarında dualar saklıdır; pencerelerinden tarih süzülür.

Bu kutsal mekânda yıllarca büyük bir hürmetle korunmuş olan Peygamber Efendimizin (sav) mübarek Sakal-ı Şerifi, Hüseynik’i Elazığ’ın manevi haritasında özel bir yere taşır. O emaneti görmek için insanlar uzak diyarlardan gelir, huşu içinde ziyaret ederdi.

Sakal-ı Şerif’in yanı sıra, hattatların göz nuru ile yazılmış, altın işlemeli Kur’an-ı Kerimler ve zincirle sabitlenmiş Kur’an nüshaları burada sabırla, aşkla ve adanmışlıkla saklanmıştır.
Bunlar yalnızca eser değil; bir dönemin imanının, sanatının ve sadakatinin yaşayan nişanesidir.

Mahalle Ruhu, Gönül Kültürü

Hüseynik, taş binalardan ibaret değildir;
komşuluğun, dayanışmanın, dostluğun, geleneğin filizlendiği bir kültür yuvasıdır.

Düğünleri, helva kokan mevlidleri, Ramazan gecelerinde sokakları aydınlatan kandilleri, bayram sabahı camiden yükselen saf huzur…
Hepsi bu mahallenin ruhunda, hafızasında saklıdır.

Türkan Şoray ve Fikret Hakan’ın rol aldığı Cemo filminin sahnelerinin burada çekilmiş olması da Hüseynik’in kültürel zenginliğinin ayrı bir hatırasıdır.

Bugün bu sokaklar yorgun, avlular sessiz, sohbetlerin yapıldığı mekânlar hüzünlü bir yalnızlık içindedir.
Ama unutmayalım: Bu sessizlik çöküş değil; sahip çıkılmayı bekleyen bir mirasın çağrısıdır.

Bir Görev, Bir Sorumluluk

Zaman değişir, şehir büyür, hayat hızlanır…
Fakat kültürüne sahip çıkmayan toplum geleceğini kaybeder.
Bir milletin hafızası silinirse, yarınları bulanıklaşır.

Bizim görevimiz:

Değerlerimizi korumak,

Tarihi ve kutsal emanetlerimize sahip çıkmak,

Hüseynik Camii gibi mirasları yaşatmak,

Bu emaneti yeni nesillere aktarmak.
Çünkü kültür aktarılırsa yaşar,
gelenek sahiplenilirse devam eder,
ve biz sahip çıkarsak, Hüseynik gibi manevi ocaklar asırlar sonra bile ışığını kaybetmez.

Gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miras,
beton değil; ruhu, hafızası, kimliği olan bir medeniyettir.

Hüseynik’i yaşatmak, sadece bir mahalleyi değil;
bir ruhu, bir belleği, bir şehri yaşatmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları